Bursa Tarihi
Bursa ve Çevresi
Bursa'da Tarihi Yapılar
Bursa'ya Dair
Bursa'da Ünlü İnsanlar
Bursa Müzeleri
Bursaspor
Bursa Doğal Güzellikler
Uludağ ve Dağ Turizmi
Bursa Kaplıcaları ve Termal Turizm

BURSA'DA TARIHI YAPILAR | OSMANLI DÖNEMI ÇARŞI HAMAMLARI

OSMANLI DONEMİ TİCARET MERKEZİNDE ÇARŞI HAMAMLARI 

GİRİŞ

Osmanlı yerleşmelerinde hamamlar değişik yerlerde ve değişik zamanlarda birbirini tamamlayan farklı nedenler ve amaçlarla inşa edilmiştir. Yeni yerleşilen bölgelere ilk olarak inşa edilen zaviye, tekke gibi dini amaçlı yapılara zamanla zanaat ve ticaret yapıları, toplumsal ve kültürel yapılar da eklenir, gelişen kent bu yapılar çevresinde şekillenirdi. Hamam yapıları da bu oluşum içinde; abdest alma gibi dini bir gerekliliği temsil eden ve aynı zamanda kentin malvarlığı olan donatılardı. Osmanlı'da imaret sistemi içinde hamam, hem sağlık ve temizlik bakımından inşasına önem verilen bir yapıydı. Yerleşilmiş bölgelerde hamamlar, hayır amacıyla yaptırılan tesislerin varlığının devamı için gelir temin etmek amacında olan ticari girişimlerdir. Bu nedenle kentin ticari merkezi yani çarşı bir hamamın yüksek gelir getirmesi için öncelikli olarak tercih edilen yerdir. Osmanlı çarşısı kent cemaati ve günlük yaşamdaki her şey ile ilgili kent yaşamının kaynadığı bütün sosyal gruplara ait erkek ve kadınların karşılaştığı, bütün dil ve dialektlerin işletildiği bir yerdir. Bu çeşitlilik içinde yer alan ve kentteki toplumsal önemi zaman içinde artan hamamlar özellikle 15. yüzyılda halk için olduğu kadar kentin ileri gelenleri için de önemli bir buluşma ve eğlence merkezi olmuştur. Osmanlı'da çokça kullanılan "çarşı hamamı" deyişi hem ticaret merkezindeki hamamları hem de mahalle merkezine yakın olan mahalle hamamını tanımlar. Bu yazıda Bursa'nın tarihi çarşı alanında konumlanan Osmanlı dönemi hamamlarından bahsedilecektir. Söz konusu bölgede günümüze ulaşan 11 adet hamam yer almaktadır. Bu yapılar çarşının gelişimine paralel olarak, dönemin ihtiyacına cevap verecek boyut ve konumlarda inşa edilmiştir. Bursa'nın fethinden sonra Orhan Gazi'nin kurduğu, kentin ilk külliyesinin etrafında gelişen ticaret bölgesi; daha sonraki devirlerde inşa edilen bedesten, büyüklü küçüklü hanlar ve yeni eklenen çarşı bölgeleri ile desteklenmiştir. Hamam yapıları da cami, imaret, medrese gibi yapılara maddi destek sağlayan akarlar olarak Hanlar Bölgesi ve onun uzantısı olan diğer ticaret bölgelerinde yoğunlaşmıştır. Söz konusu bölge; batıda Hisar'ın eteklerinden başlayıp doğuda Gökdere'ye kadar uzanan; lineer bir yapıdadır. Bu alan içinde inşa edilen çok sayıda çarşı hamamı özellikle 15 ve 16. yüzyıllarda vakıflara çok yüksek gelir getiren kârlı işletmeler olmuştur.

Orhan Gazi Hamamı

Orhan Gazi'nin Hisar dışında kurduğu külliyenin temel yapılarından biri Emir Hanı'dır. Bursa'nın ilk bedesteni olma özelliğini de taşıyan bu han ile Hisar eteklerindeki Tahtakale pazarı arasındaki alan çarşıdır. Külliyenin hamamı Orhan Gazi Hamamı şehrin ilk çarşı hamamıdır. Yapım tarihi caminin tarihi olan 1339 civarı olmalıdır. Orhan Gazi Hamamı oldukça büyük boyutlu bir "çifte" hamamdır. E. H. Ayverdi bu yapının planının, dönemine göre cami planından daha gelişmiş olduğunu ve sıcaklık planının gelecekte sıkça kullanılacak olan olgun bir kurgu olduğunu söyler. 16. yüzyıla kadar çarşının ihtiyacın karşıladığı anlaşılan hamam, 1584'te civardaki dükkânlar ve Emir Han'la birlikte yandıktan sonra onarılmış, kadınlar kısmı hamam olarak kalırken erkekler kısmı kahve olarak kullanılmaya başlamıştır.1958'deki büyük Kapalıçarşı yangınından sonra harap bir durumda olan hamam, Mimar Sedat Çetintaş'ın araştırmaları ve kazı çalışmaları sonucunda özenli bir işçilikle onarılmış, özellikle büyük bir kısmı yok olan kısımları ayağa kaldırılmıştır.

Nalıncılar Hamamı

I. Murad döneminden itibaren doğu yönüne doğru gelişen Bursa çarşısı Yıldırım Bayezid döneminde Ulucami ve Bedesten inşasından sonra Sipahi, Gelincik, Hacı İvaz, Bakırcılar çarşıları ile lineer bir biçimde gelişmiş ve Uzunçarşı adını almıştır. Uzunçarşı'nın devamında Tuzpazarında bulunan Nalıncılar Hamamı Sultan I. Murad (Hüdâvendigâr) tarafından 1389'dan önce yaptırılmıştır. Şehrin en büyük hamamı 14. ve 15. yüzyıllar boyunca en gözde hamamlardan biridir. Tarih içinde "Hüdâvendigâr", "Gaile Pazarı", "Nalıncılar", "Postalcılar", "Tahıl Pazarı" isimleri ile anılmıştır. Suyu Gökdere'dendir. "Çifte" hamamın erkek ve kadın kısımları birbirine paralel olarak bitişiktir. Erkekler kısmı girişi çarşı üzerindedir. 1792'de yangından zarar gören hamam ve hamama gelen su yolları Gökdere'den itibaren tamamen onarılmıştır. 19. yüzyıla kadar hizmet veren hamam muhtemelen 1855'teki büyük deprem sırasında zarar görmüş kadınlar kısmı yıkılmıştır. 1930'lu yıllarda erkekler kısmı şekerci dükkânı olarak kullanılmaktadır.

Şengül Hamamı

Bedesten ve Ulucami yakınındaki Şengül Hamamı'nı Sultan I. Bayezid (Yıldırım) 1403'ten önce Ulucami için vakfetmiştir.Küçük boyutlu bir "tek" hamam olan yapı dikdörtgen planlı ve kuzey - güney doğrultuludur. Hamamın beden duvarları moloz taş örgülü olup yer yer kesme taş ve tuğla da kullanıldığı görülmektedir. Hamamda 1507, 1551 ve 1717'de çeşitli onarımlar yapılmıştır.1930'lu yıllarda halen hamam olarak kullanıldığını görüyoruz.
Bedesten çevresine 14. ve 15. yüzyıllarda yapılan hanlar ile merkez yoğunlaşmış diğer yandan doğu ucunda Gökdere'ye yaklaşarak Kayhan çarşısı ve Bitpazarı oluşmuş, kuzeyde Gaile Han çevresinde tahıl pazarı, Kamberler Hanı ve en son Gökdere'nin batı yakasında Atpazarı gelişmiştir. 15. ve 16. yüzyıllarda Bursa çarşısının gelişmesine paralel bir biçimde bahsedilen bölgelerde hamamlar inşa edilmiştir.

İnebey Hamamı

İnebey Hamamı, tarihi Tahtakale Çarşısı yakınında, İnebey Medresesi'nin yanındadır. İnebey Subaşı tarafından medrese ile birlikte yaptırılmış ve geliri medreseye vakfedilmiştir.Hamamın yapım tarihi kesin olarak bilinmemekle beraber, bulunabilen ilk resmi kayıt 1485 yılına ait olduğu için yapı 15. yüzyıla tarihlenebilmektedir. Küçük boyutlu bu "tek" hamam dar bir arsada konumlanmıştır ve geriye doğru kademeli olarak daralmaktadır. Dikdörtgen soyunmalık mekânı ahşap çatıyla örtülmüştür. 1494'te harap bir durumdadır fakat ancak 1517'de onarım görmüştür. Birçok kereler yanmış, yıkılmış, her defasında onarılarak günümüze kadar ulaşmıştır.

Tavukpazarı (Meyhanell) Hamamı

Hanlar Bölgesi'nde, Pirinç Hanı'nın doğusundaki hamam bir zamanlar önünde tavuk pazarı kurulduğu için Tavukpazarı Hamamı ismi ile anılmaktadır. Sultan II. Murad Bursa'nın bu en süslü hamamını 1426 yılında Muradiye Camii ve imaretine vakfetmiştir. Hamamın vakıf suyu Pınarbaşı Deresi'ndendir. Tavukpazarı Hamamı bir "çifte" hamamdır. Kadın ve erkek kısımlarının soyunmalıkları tamamen yıkılmıştır. Kayıtlara göre 1523'te hamamın soyun malığı ve külhanı ile önündeki dükkânlar onarılmıştır. Hamam uzun süre harap durduktan sonra 1614'te erkekler kısmı onarılarak tekrar kullanılmaya başlamıştır.

Reyhanpaşa Hamamı

Reyhanpaşa Hamamı bugün Reyhan Çarşısı diye anılan Hanlar bölgesinin kuzeyindeki ticaret alanındadır. Sultan II. Murad'ın harem ağalarından Reyhan Paşa, Yenişehir'deki zaviyesine gelir olmak üzere 1433'te yaptırmıştır. Reyhan Paşa Hamamı küçük boyutlu bir "tek" hamamdır. Güney yönündeki kapıdan girilen soyunmalık ahşap kubbelidir. 1484'te muazzam bir bedelle onarılmıştır. 1560'tan sonra kubbelerin üstündeki kurşunlar satılarak kiremit kaplanmıştır.Son olarak 1969'da harap durumdayken sahiplerince onarılmıştır.

Kayhan (Mehmed Ağa) Hamamı

Kayhan Hamamı çarşının doğusunda gelişen Bitpazarı ile Kayhan Çarşısı arasındadır. Veziriazam Koca Mehmed Ağa aynı adla anılan camisinin yanında yaptırmıştır. 1439'dan önce yapılmış olmalıdır. Değişik zamanlarda Dülgerler, Ağaççılar, Mehmed Ağa isimleri ile anılmıştır. 1766 tarihli bir metne göre, Mehmed Ağa Hamamı toplumun yüksek tabakalarından kimseler için ayrılmış, dönemin gözde ve itibarlı bir hamamıdır. Bu büyük "çifte" hamamın erkekler kısmı soyunmalığına görkemli bir taç kapıdan girilir. Kadınlar kısmı erkekler kısmına bitişik düzenlenmiştir. 1561'de hamamın kubbeleri ve döşemeleri, 1657'de su yolları onarılmıştır. 1766 tarihli bir belgede yapının harap bir durumdayken onarıldığı belirtilmektedir. 1950'li yıllarda hamamın bir kısmı ağaççılar deposu bir kısmı da dokuma fabrikası olarak kullanılmaktadır.

Çakırağa Hamamı

Tahtakale ile Hanlar Bölgesi arasındaki alanda bulunan Çakırağa Hamamı'nı, Bursa ve İstanbul Subaşısı Çakır Ağa yaptırmıştır. Çakırağa Hamamı orta büyüklükte bir "çifte" hamamdır. Kadın ve erkek kısımlarında hamam bölümleri doğu-batı doğrultusunda art arda sıralanmakta, su deposu ve külhan yapının doğu ucunda yer almaktadır. Hamamın duvarları moloz taşla örülmüştür. 1677'de etraflı bir onarım görmüş, kubbe kurşunları kaldırılmak ve kademeler eklenmek suretiyle kubbe örtüsü eğimi azaltılmış ve kademeler eklenerek kiremitle kaplanmıştır. 1962'de hamamda büyük çapta bir onarım yapılmıştır.

 

Bitpazarı (Davutpaşa)Hamamı

Bitpazarı Hamamı adından da anlaşıldığı üzer Bitpazarı'nda yer alır. Sultan II. Bayezid'in sadrazamı Davut Paşa bu hamamı 1485 yılında İstanbul'daki Davutpaşa Camii'ne akar olarak yaptırmıştır. Hamamın suyu Gökdere'den sağlanmıştır. Orta boyutlu bir "tek" hamam olan Bitpazarı Hamamı, yapıldığı döneme göre yenilikçi mimarisiyle dikkat çeker. Soyunmalık bölümü sekizgen planlı büyük ve ferah bir mekândır. Yapının yıkanma kısımları sekizgen soyunmalığın arkasına bitiştirilmiş, bu kısımların bir aks üzerinde simetrik olmasına özen gösterilmiştir. Duvarlar moloz taşla örülmüştür ve dış cepheler sıvalıdır. Kâmil Kepecioğlu'nun belirttiğine göre; mütevelli heyeti hamamın Gökdere'den gelen suyunu yol üzerindeki evlere satmış, suyu kuruyunca da hamam kapanmıştır.

Perşembe (Kadı) Hamamı

Perşembe (Kadı) Hamamı, Hanlar Bölgesi'nin kuzeyindedir. Hacı Hasanzade Kadıasker Mustafa Efendi bu hamamı
İstanbul'daki camiine vakıf olmak üzere yaptırmıştır. 1490 yılında öldüğü bilinen Mehmed Efendi hamamı bu tarihten önce yaptırmış olması muhtemeldir. Mütevellilerin çoğu kadı ve hoca olduğu için hamama "Kadı Hamamı" denmiştir.Perşembe Hamamı, küçük boyutlu bir "tek" hamamdır. Hamamın soyunmalık bölümü geri kalan kısımlara oranla oldukça büyüktür. Hamamın duvarları ve kubbe kasnakları üç sıra tuğla ve bir sıra moloz taş ile örülmüştür.15. ve 16. yüzyıllarda çok işlektir ve yüksek bir gelir sağlamaktadır.1583, 1586, 1620 tarihlerinde çeşitli onarımlar görmüş, 1732'de kubbe kurşunları ve hamam baştan aşağı onarılmıştır.1903-1906 yılları arasında Cumhuriyet Caddesi genişletilirken soyunmalık bölümünün bir kısmı yıkılmıştır.

Atpazarı (Dayıoğlu) Hamamı

Gökdere'nin batı yakasında Atpazarı mevkiinde bulunan Atpazarı Hamamı, Dayıoğlu Hamamı adıyla da anılır. Yapıya ilişkin bulunabilen ilk kayıt 1605 yılına aittir fakat bu tarihten çok önce yapılmış olmalıdır. Hamamın vakıf suyu Gökdere'dendir. Dayıoğlu Hamamı, "çifte" hamamdır. Erkekler ve kadınlar kısmının plan şeması ve boyutları birbirinin aynıdır. Duvarlar kaba bir teknikle, büyük moloz taşları ve kalın derzlerle örülmüştür. Kayıtlara göre 1605, 1684,1759 yıllarında hamamın muhtelif kısımları onarılmıştır.En son 1950'li yılların sonunda işlek olan hamam belli aralıklarla kapalı kalsa da mahalleye hizmet eden bir hamam olarak kullanılagelmiştir.

Değerlendirme

Bursa'nın tarihi ticaret bölgesinde 14. yüzyılda Osmanlı'nın ilk külliyesi ve ticari merkezinde yapılan Orhan Gazi Hamamı (14. yy), sonrasında lineer biçimde gelişen ticaret aksı üzerinde yapılan Nalıncılar (14. yy), Tavukpazarı (15. yy), Kayhan (15. yy), Atpazarı (16. yy) hamamlarının kadın- erkek bölümleri olan büyük boyutlu çifte hamamlar olduğunu görmekteyiz. Göreceli olarak birbirlerine çok da uzak mesafelerde bulunmayan bu yapıların ve aynı bölgede yer alan daha küçük boyutlu hamamların belki de şehrin gelişmesinden daha hızlı ve yoğun bir biçimde yapılmış olması hamamların içinde bulunduğu bölge için önemini bize gösterir. Yoğun olarak 14.-17. yüzyıllar arasında inşa edilen bu yapılar; İpek Yolu üzerinde 14. yüzyılın sonundan itibaren Uzakdoğu- İran - Avrupa arasındaki en önemli depolama ve transfer merkezi haline gelen Osmanlı'nın başkentinde her dinden, her milletten, her meslekten insanların bir araya geldiği önemli sosyal merkezler haline gelmiş ve kentin gelişmesine destek olmuşlar, 20. yüzyıl başlarına kadar etkinliklerini azalarak da olsa sürdürmüşlerdir.